Bozcaada'nın Eskikale,Erenler, Tarabya, Nar, Sarıtaş,
Tuz, Kocatarla, Mermer, Sulubahçe, Habbeli, Batı, Kilik olmak üzere oniki burnu ve
bunların arasında Liman, Değirmenler, Lagor, Ayana, Ayazma, Sulubahçe, Poyraz, Çanak,
Çapraz, Kocatarla isimleri ile anılan koyları yer alıyor.
Çevresinde bulunan irili ufaklı adalar Tavşan, Pırasa, Orak,
Yılan, Fener, Taş, Kaşık, Gökçe, Sıçancık olarak anılıyor.
İyot yüklü, bol oksijenli, deniz kokulu ada havası uykusuzluk,
kalp, astım problemi olanlara şifa dağıtırken, Bozcaadalılar, "Havamız ve
denizimiz asla kirlenmez" diyor.
Güneş batışı....
Güneşin batışıyla da ünlü adanın limanındaki
görkemli kalesi gece aydınlatışmış haliyle ışıl ışıl. Yöre halkından, hava
meydanının hizmete girmesiyle bölgenin öneminin ve turizminin daha da artacağı
görüşü hakim.
Bozcaada'nın arka yüzünde Ayazma Mevkii bulunuyor.
Paraşgivi isimli bir bayanın sembol olduğu yerde,
bir zamanlar Rum kızları ve delikanlıları birbirlerini görüp, göz süzerlermiş.
Günümüzde de dilekler tutularak yaşanan Bozcaada Festivali'nin burada yapılması,
bölgeye hareketli ve eğlenceli günler yaşatıyor.
Adanın güney bölümünde, Sulubahçe koyu sırtlarında çam
ağaçları altındaki saha piknikçilerin gözdesi. Sürekli esen poyraz rüzgarıyla
yazın en sıcak aylarında bile terlemeden tatil yapanlar, 17. yüzyıl eseri Köprülü
Mehmet Paşa Camii, Alaybey Camii, Tarihi Çeşme, Venedik Devri kiliseyi, ünlü kaleyi
ve şarap mahzenlerini geziyor.
Sualtı fotoğrafçıları için de, dalışa uygun doğa manzaraları
olan Bozcaada çevresinde, kış aylarında amatörlerin fosforlu oltayla kalamar
yakaladığına tanık olabilirsiniz.
Heredot'a göre, eski adıyla Tenedos, şimdiki adıyla Bozcaada'nın
bilinen ilk sakinleri, Pelaglar(Pelazziler). Muhtemelen adaya ikibin yıl önce
yerleşmişler. O tarihlerden 1500 yıl sonra ise, İonya kentleri ve adaların tümüyle
birlikte Bozcaada'da Perslerce tahrip edilmiş. Ada daha sonraki yıllarda Akdeniz'deki
ticari egemenlik kavgası nedeniyle Venedik, Ceneviz, Bizans'ı misafir etmiş.
1455-1456'da Fatih Sultan Mehmet'in Donanma Komutanı Hamza Bey tarafından Venedikliler
tarafından alınmış ve Ege'deki Türkler'in eline geçen ilk ada olmuş. 1479'da
Türkler'in galibiyeti ile biten savaşların sonunda Ada'ya Türk bayrağı çeken Gedik
Ahmet Paşa, kaleyi yeniden yaptırmış. Anadolu'dan getirdiği ahaliyi de, her türlü
vergiden muaf olarak yerleştirmiş. Çeşitli işgallerle birçok kez el değiştiren
ada, 20 Eylül 1923'de Hızır Reis Gambotu ile gelen Türk İdareci ve emniyet
kuvetlerince devralınmış..